Chrome Pointer

Etiketler

30 Aralık 2014 Salı

Namıdeğer Carlos'dan

Affedilmeyecek bir günahın içindesiniz.
Çünkü ; bu ülkenin çocuklarını bir türlü sevemediniz siz saygıdeğer büyüklerimiz..

Erkan KÖSTENDİL

27 Aralık 2014 Cumartesi

"ÇIT" (Gönderen : Yaşar Tolan)


ÇIT

Bir şiir yazmalı, güzel bir kadına armağan etmeli.

Hem de en güzeline; sevdiğin kadına yazmalı.

Ne de olsa kalp nezdinde en güzeli o.

''Çıt''

Nasıl başlasam bilemedim şiire. Konu seçmeli önce; gözler, saç, boy, pos, kaş… Yok yok çok sıradan olur en iyisi hayallerimden bahsedeyim ya da umutlarım da olabilir, fiyakalı bir kaç söz biraz sitem, çok da sitem etmemek lazım nede olsa o seçmedi ''gel beni sev'' demedi ya sen gittin buldun sevdin. Nerede kalmıştık he hayyeler, hangisi olsa ki? ''Bir keresinde Musa dağında yağmur çiselerken sarhoş kahkahalarımızla inletmiştik o yüce çınarı. Hiç bir kaygı yoktu. ‘’Aklımızı da geçeyim’’ derdi gelecek kaygısı, ölüm korkusu. Sanki hepsi yok olmuştu ve her şey hayal gibiydi’’.Dur ya sahiden hayalimden bahsedecektim şiirimde, yine daldım o güzel hayale. Hayır, o kadar benimsemişim ki gerçek gibi anlatıyorum, en iyisi umutlarımdan bahsedeyim ben, hayaller beni hep alıp götürür uzaklara. Nerede kalmıştık hah umutlar; her bakışın, her yazışın, her ağzını açışın, sigarayı her derin çekişin, umut ateşime körük oldu, büyüdükçe büyüdü. Fazla mı sitem doldu sanki? Biraz da gözlerim buğulandı. Ağlamalıyım belki rahatlatır ama ağlamayı unuttum ben. Keşke Musa dağında, o yağmurun altında önce ağlayıp sonra kahkaha atsaydık. Yandı devre yine, o kadar çok hayalin içinde. Bok varda bu hayal yer etti bende. Olmadı… Öyle bir şey belki de hiç olmayacak, hem nasıl olsun ki? Aşk neden bu kadar gereksiz bir şey? Bence insanın içini boşaltan bir şey, bir uyuşturucu türü, hayatından her bir boku alıp, yerine sadece bir kadının girmesi. Aslında açma kapama düğmesi olsa fena olmaz, bazen dünyevi kaygılardan uzaklaşmak da istiyor insan. Ben şiirime döneyim yaa! Durdum; gelmiyor ki aklıma bir şey, sadece sevgim var ortada. Ne kadar sevdiğimi mi anlatacağım? Ne gerek var buna? Seviyorum demek yetmiyor mu? Neden boşaldı sevginin içi bu kadar, neden herkes seviyorum diyor, sevgi bu kadar ucuz bir şeyse ben neden yenisini alamıyorum? Belki seviyordur demek ne kadar iğrenç bir duygu, Tanrı’ya sitem bile edemiyorum. Ne güzel şeydir bu; Tanrı’ya inanmak. En ufak sitemde, en ufak ihtiyaçta onun eteğine sarılıyor insanlar. Ben kimin eteğine sarılacağım? Alkol kalıcı bir çözüm olsa keşke ya da sarılsak mı biz? Hadi sarılalım ben sarhoşken ama sarhoşken kasmam belki kendimi omzunda ağlamaya veririm. Şiiirrrrrr şiir yazacaktım, yazmalıyım güzel bir kadın çünkü güzel kadınlara yazılan şiirler hep güzel olur. Çaldırdı bak dur bir bakayım ona ama ona şiir yazacaktım yine uçacak aklım. Bir sigara yakayım, telefona bakayım, şiirime döneyim… Döneyim diyorum da, ben şiir yazamam ki! Yazamam işte… Hayallerde yaşayan adam resim yapar, ben aşkı tadamadım ki sende. Her şiir yazmaya kalktığımda kalemin ucunu kırdım gerçek aklıma geldikçe. Bence burada biraz fazla duygu yüklendi biraz espri mi katsak? Lanet olsun ki gerçek dediğim hayatım hep espri yapmakla geçiyor. Ne konuşayım gerçeğe dair? Derdimi mi anlatayım? Zaten dert dediğin penise benzemiyor muydu, herkes en büyük kendisinin sanıyor taki daha büyük bir derde girene kadar. Saçmalasam mı az boş ver zati hayat saçma sapan. Niye doğduk, niye ölüyoruz, kim belirliyor bu vadeyi? Bir ömür yetmez ki onu sevmeye. Çok dağıttım toplayayım biraz, şiire döneyim.


Hayallerde yaşadım seninle,

Romantik yağmurlar yağdırdım,

Sarhoş kahkahalar sığdırdım,

Koskocaman bir balon aldım.




Hayyellerdi işte bağlayan.

Kimdi gerçek ağlayan?

Gülüyorum diye gamsız sayan.

Çok yaşa Seda Sayan.

''Çıt''




Öff be ne döktürdüm! Niche görse nice kitaplar yakardı. Dur yaa Niche şair değildi ki aslında. Niche çok şey benim için; anlaşılmazlığım. O da bir kadını sevdiğinden delirmişti. Neydi adı bu isim hafızam çok beter neyse işin özü hayallerden ibaret bir aşkım, çenkingelerle dolu bir hayatım var. Belki Nazım usta anlar, gerçi o da toprak oldu. Tanımayı isterdim onu da ama o da hayellerimde saklı bir kahraman. Çok dağıttım ben yine döneyim o kadına, o kadın var ya o kadın her bakışı cennetle cehennem, her gülüşü İsrafil’in borusu. Nasıl sevilmez ki böyle bir kadın? Cennet kadar tatlı, cehennem kadar sıcak. Gerçi ben ölümden sonraya da pek inanmıyorum ama bu ölümden öncesi sıkıntı olmaz umarım; Tanrı buna kızmaz! Biraz alıntı yaptım geçmişten kalan bir dörtlükte, kendimden çalmalıyım bence.

Ne aşk ister aşık

Ne sevgi ister

Maşuk anlasın

Aşığa yeter

''Çıt''

İyi saçmalamışım, çok güzel saçmalarım ben. Tek özelliğim budur. Bence saçmalamak güzeldir ne dert dinler ne tasa, akıldan geçen her şeyle saçmalayabilirsin; aşk iş para sağlık vs. Her konuda saçmalamak hayata ''Seni Siklemiyorum'' demektir bence. Umarım bu saçmalamalarımı o da duyar. Cesaret edip söylersem… Gerçi kalbimde o varken bira şişesi elimde ne gezer. Gereksiz bir bilim adamı çıkmış öyle saçma bir şey demiş ki: ''İnsan aşık olduğu insanı kendine aşık edebilir''. Ona burdan hep beraber ''BOK'' diyelim mi? Bak yine seyirciye oynadım. Aslında bunların sadece şiir olması lazım ama ben şiir yazamıyorum biliyorsun, kalemin ucu kırılıyor… Sahi ya ben hiç onun gözlerine bakıp sesli bir şekilde seni seviyorum diyemedim. Aslında her gözlerine bakışım seni seviyorumdu ama diyemedim korktum ya tersleseydi beni, ben bir daha hiç kimseye seni seviyorum diyemezdim. O kadar seviyorum yani! Kimseye dediysem başka bir kadına değil ha arkadaşıma anneme ablama vs. Hiç kimseye diyemezdim, onun için hep korktum sessizce bağırdım sevdiğimi ona ama ne anlar maşuk, aşuğun sevdasından. Şiirime döneyim mi? Yine dağıttım.




Sevmeliyim seni yeniden.

Sonsuza dek sürecek bir kitap gibi değil,

Tekrar tekrar okunacak küf kokan bir kitap gibi.

Yine sevmeliyim yeniden.



Sevmeliyim seni yine de,

Tüm dertlerinle amenna demeliyim,

Sevmeliyim günaydın der gibi her sabah.

Yine sevmeliyim yeniden…

''Çıt''

Bu hiç olmadı. Olsun, olana kadar denerim sonuçta yazan ellerim değil duygularım. Duygular da saçma değil mi amaan açma şu saçma konusunu anladık her şey saçma…Off ne koyuyor biliyor musun sevdiğinin yanında olması ve ona dokunamamak, çok kötü ama daha da beteri var. ''Gözden ırak gönülden ırak'' Siktirsin oradan bunu söyleyen, gözden ırakmış mış gönülden ırakmış mış… Olmuyor öyle, o özlem daha da beter. En azından kokusunu duyabiliyor insan yanındayken. Belki de haklıdır, o aşktır, yitip giden dostluktur baki lakin insan sevdiğine ne kadar dost olabilir ki? Amaan olduğu kadar diyorum bazen kandırıyorum kendimi, akarına bırakıyorum. Olmuyor. Sevda bu, baştan gitmiyor.

Heyy gidi şairler,Siz değil miydiniz aşkı öğreten? Şimdi gelin çıkın bu işin içinden! Ben çıkamadım, kalan aklım sevmeye yeter.

Hayallerin yetmiyor, Varlığın yetmiyor. Yokluğun beş para etmiyor. Üç kuruşa beş köfte etmiyor.

''Çıt''

İşin kısası ''Seviyorum''. Yetmesi gerekirken boş insanlar boşaltınca içini; sevginin, sevenin vay haline! Neden bir insan sevmediği bir insana seviyorum der ki? Amaçları yatağa atmak mı? Bence burada arzuluyorum kelimesi daha dolu olur. Neden seviyorum diye yalan söyleyip sabaha fahişe gibi sessizce kaçarlar ki? Kızmıyorum ki, sevgime inanmayana kızdığım kadar. Ahanda ortada siktiriboktan iki zirzop, kurunun yanında Yaşar’da yanar oldu. Başka bilmem ben arkadaş! Sevgi kutsaldır benim için, sevmediğim bir insana seviyorum diyemem. Yok bende öyle götlükler. Herkes akıllı olsun. Sevmeden seviyorum diyenler, sevenleri zora sokmasın. Heh şimdi şiiirin hası geliyor benden sevdiğime ha bu arada harbiden seviyorum yatmak istesem arzuluyorum derim derim yani

''Seviyorum''.

''Çıt''


24 Kasım 2014 Pazartesi

Asıl trajedi ölmemem diyordu..






"Marla'nın felsefesi her 

an ölebileceğiydi.

Asıl trajedi ölmemem 

diyordu."











12 Kasım 2014 Çarşamba

Frida Kahlo

Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.

Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden 'sen' olduğun için vazgeçtim.

Bencil olduğun için vazgeçtim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.

Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.

Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

"karılardan duyduğunuz en güzel iltifat.."


9 Kasım 2014 Pazar

Saygı ve özlemle anıyoruz, arıyoruz...


"Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin."

Mustafa Kemal Atatürk

BIR ZIHIN HALİ OLARAK BEKLEMEYI BIRAKIN !

Siz beklemeyi alışkanlık halinemi getirdiniz ? 
Yaşamınızın ne kadarını bekleyerek harcıyorsunuz? 
Benim küçük ölçekte bekleme dediğim şey postanede kuyrukta beklemek ,
trafik sıkışıklığında ,havaalanında beklemek yada birisinin gelmesi ,bir işin bitmesini vs.beklemektir. Büyük ölçekte beklemek ise bir sonraki tatili,daha iyi bir işi ,çocukların büyümelerini ,
gerçek anlamlı bir ilişkiyi ,başarıyı ,para kazanmayı önemli olmayı aydınlanmayı beklemektir. Insanların tüm yaşamlarını yaşamaya başlamayı bekleyerek geçirmeleri az görülen bir şey değildir. Beklemek bir zihinsel haldir.
Temelde bu sizin geleceği istediğiniz ve şimdiyi istemediğiniz anlamına gelir.
Siz elde ettiğiniz şeyi istememekte ,elde etmediğiniz şeyi istemektesinizdir .
Her tür bekleyişle siz ,bilinçsiz olarak ,burada ve şimdi yani olmak istemediğiniz yer ile ,
projekte edilen gelecek yani olmak istediğiniz yer arasında İçsel bir çatışma yaratırsınız .
Eğer elde ettiğiniz şey size doyum vermiyorsa ,yada mevcut yoksunluğunuz için düş kırıklığı veya öfke duyuyorsanız ,bu sizi zengin olmaya güdüleyebilir 
ama sonuçta büyük bir servet kazansanız bile içsel yoksunluğu deneyimlemeyi ve derinlerde kendinizi doyumsuz hissetmeyi sürdüreceksinizdir. 
Paranın satın alabileceği birçok heyecan verici deneyim yaşayabilirsiniz ama onlar gelip geçecek ve sizi daima boş bir hisle ve daha fazla fiziksel yada psikolojik doyum ihtiyacıyla bırakacaktır.
Ve siz varlıkta kalamayacak ve böylece gerçek zenginlik olan şimdiki yaşamın doluluğunu hissedemeyeceksiniz. 
BIR ZIHIN HALI OLARAK BEKLEMEYI BIRAKIN. 

Şimdinin Gücü - Eckhart Tolle

ağlayamıyordum..


Fight Club (1999)


7 Kasım 2014 Cuma

24 Eylül 2014 Çarşamba

Chuck Palahniuk



"Benim hiçbir şeyim orijinal değil. Ben bildiğim tüm insanların ortak çabasıyım."

23 Eylül 2014 Salı

Hakan Günday - Kinyas ve Kayra

"Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberi olmayan bütün gerizekalılar gibi."

15 Eylül 2014 Pazartesi

1 Eylül 2014 Pazartesi

17 Ağustos 2014 Pazar

Sherlock Holmes (film, 2009)

"Korku en bulaşıcı hastalıktır."


13 Ağustos 2014 Çarşamba

Robin Williams' ı anıyoruz..

"Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir."

Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği (1989)

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Keanu Reeves

Metroda gazete okuyan bu adam Keanu Reeves. 
Problemli bir ailenin çocuğu. 12 yaşındayken babası uyuşturucu satıcılığından tutuklanmış. Annesi ise bir striptizci. Ailesi Kanada’ya taşındıktan sonra orada bir çok üvey babası olmuş.

Sevgilisinin ölümünü izlemiş. Evlenmek üzerelerken bir araba kazasında ölmüş. Kız bu olaydan önce de bebeğini kaybetmiş. Keanu bu olaydan beri ciddi bir ilişkiden ve çocuk sahibi olmaktan uzak duruyor.
O Hollywood yıldızları arasında köşk sahibi olmayanlardan.

“Bir apartman dairesinde yaşıyorum. Her zaman için ihtiyacım olan herşey var, neden boş bir evi seçeyim” diyen biri.

En iyi arkadaşlarından biri, River Phoenix aşırı dozdan öldü. Aynı yıl Keanu’nun babası tekrar tutuklandı. 

Kız kardeşi lösemi oldu. Şu an tedavi oldu ve Keanu Matrix’ten kazandığı paranın %70ini lösemiye karşı mücadele eden hastanelere bağışladı.
Doğum günlerinden birinde bir şeker dükkanı aldı ve kek yapmaya başladı. 
Koruması falan yok, süslü kıyafetler giymiyor. 
Mutsuzluğu hakkında bir şey sorulduğunda şöyle cevap veriyor:

“Siz yaşamak için mutlu olmak zorundasınız ama ben değilim.”

8 Ağustos 2014 Cuma

Chuck Palahniuk

Eğer bunu okuyorsan, bu uyarı senin için.
Bu anlamsız, güzel baskılı kağıttan okuduğun her kelime hayatından harcanan diğer bir saniye demek.
Yapacak başka işlerin yok mu?
Hayatın gerçekten bu kadar boş mu da,
Bu anları daha iyi geçirebileceğin bir yol düşünemiyorsun?
Yoksa saygı ve inanç beslediğin otoriteyi ortaya koyanlardan çok mu etkilendin?
Okuman gereken her şeyi okur musun?
Düşünmen gereken her şeyi düşünür müsün?
Sana alman gerektiği söylenen her şeyi satın alır mısın?
Apartmanından dışarı çık.
Karşı cinsten biriyle tanış.
Lüzumsuz alışverişi ve mastürbasyonu bırak.
İşinden ayrıl.
Bir kavga başlat.
Yaşadığını kanıtla!
Eğer insanlığını ispat edemezsen, bir istatistik olarak kalacaksın.
Artık uyarıldın.

5 Ağustos 2014 Salı

Marilyn Monroe 52.Ölüm Yıl dönümü

Marilyn Monroe 52 yıl önce bugün öldü.


Yüksek dozda sakinleştirici ilaç alarak 5 Ağustos 1962'de Brentwood, Los Angeles'daki evinin yatak odasında henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. 

Ölümünün ardından yapılan otopsi sonucunda ölüm sebebi yüksek dozda Barbitürat alımı sonucu muhtemel intihar olarak ilan edilmesine karşın, olay yerindeki delil yetersizliği, otopside alınan dokuların daha sonradan kaybolması ve başta kahyası Eunice Murray olmak üzere görgü tanıklarının çelişkili ifadeleri sonucu ölüm sebebinin cinayet olduğuna ve politik sebeplerden Cia, Mafya ve Kennedy ailesinin buna sebep olduklarına dair tam olarak kanıtlanamamış birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Monroe'nun bedeni daha sonra eski kocası Joe Dimaggio'ya teslim edildi ve onun aranje ettiği bir cenaze töreni ile 8 Ağustos 1962 yılında ise Westwood Village Memorial Park Mezarlığı'nda defnedildi.

Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Marilyn_Monroe

Sözleri : 

Kariyer yapmak harika! Ama soğuk gecelerde kariyerinize sarılıp yatamazsınız.

Hollywood öyle bir yerdir ki; bir öpücük için size 1000 dolar öderler ama ruhunuzu satın almak için 50 cent verirler. Bunu biliyorum çünkü, ilk teklifi defalarca redederek 50 cente razı oldum.

Erdemli bir kız öpüşür ama aşık olmaz, dinler ama inanmaz ve terk edilmeden önce terk eder.

Köpekler hiç beni ısırmadı ama insanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Kuralları harfiyen takip etseydim şu an hiçbir yerde olamazdım.

Eğer aptal bir kızı oynuyorsam ve aptalca bir soru sormam gerekiyorsa bunu yapmalıyım. Benden ne bekleniyor, zeki olmam mı?

Hedefe ulaştıktan sonra insan iyice hafifler. Hangi yolu teptiğiniz önemli değildir. Hedef çizgisine ulaştıktan sonra derince bir nefes alır ve artık başardığınızı anlarsınız. Ancak... Bundan sonra başlama imkanınız yoktur.

Hakkınızda hiçbir şey bilmeden size tapıyorlarsa aynı nedenle sizden nefret de edebilirler.

Aktörleri çok seviyorum ama onlardan biriyle evlenmek erkek kardeşinizle evlenmek gibi. Aynaya 
baktığınıda aynı kişi gibi duruyorsunuz.

İnsanlar beni görüp çok güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorlar. Ama ben dünyanın en çok tehlike altında olan adamını, ABD başkanını seven bir kadınım, ne büyük acılar içinde kıvrandığımı bilemezsiniz.

İçimde bir kadın yaşadığım sürece bu dünyanın erkekler dünyası olması beni hiç rahatsız etmeyecek.

Hayatın gerçekleri kurduğunuz hayallerden çok farklı. Uzunca bir süreden beri yalnızken mutsuz olmak, birisiyle mutsuz olmaktan daha iyi geliyor bana.

Bir kadınla güzelliği için evlenmek doğruysa, bir adamla parası için evlenmek de doğrudur.

Yalnızken mutsuz olmak birisiyle birlikteyken mutsuz olmaktan daha iyidir.

Kadınlar duyduklarına, erkekler gördüklerine âşıktır. Birçok kadının makyaj yapmasının ve birçok erkeğin yalan söylemesinin sebebi budur.

Kaynak : http://tr.wikiquote.org/wiki/Marilyn_Monroe

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Okuyan bir kızla çık..

Okuyan bir kızla çık. Parasını kıyafet yerine kitaplara yatıran bir kızla çık. Kitapları yüzünden dolabına sığamaz o. Okuyacağı kitapların listesini yapan, 12 yaşından beri kütüphane kartı olan bir kızla çık.
Okuyan bir kız bul. Okuyan bir kız olduğunu çantasında her zaman okuduğu bir kitap bulunmasından anlayabilirsin. Kitapçıda, sevgiyle raflara bakan ve aradığı kitabı bulduğunda sessizce çığlık atandır o. Sahafta, eski bir kitabın sayfalarını koklayan fıstığı gördün mü? İşte o okurdur. Hele sayfalar sararmışsa kesinlikle dayanamazlar.
Kahvecide beklerken okuyan kızdır o. Fincanını dikizlersen, sütsüz kremasının yüzdüğünü görürsün çünkü o çoktan dalmıştır kitaba. Yazarın yarattığı dünyada kaybolmuştur. Sen de bir sandalye çek yanına. Sana ters ters bakabilir çünkü okuyan kızların çoğu rahatsız edilmek istemezler. Ona kitabı sevip sevmediğini sor.
Ona yeni bir kahve ısmarla. Murakami hakkında ne düşündüğünü söyle. Kardeşliğin ilk bölümünü bitirip bitiremediğini öğren. Joyce’un Ulysses’ini anladığını söylüyorsa entelektüel görünmeye çalışıyor demektir. Alice’i seviyor mu yoksa Alice mi olmak istiyor, bunu sor.
Okuyan bir kızla çıkmak kolaydır. Doğum gününde, yılbaşında ve yıldönümlerinde ona kitap alabilirsin. Ona sözcükler hediye et, şiirlerden şarkılardan hediye sözcükler. Ona Neruda, Pound, Sexton, Cummings hediye et. Kelimelerin aşk olduğuna inandığını bilsin. Gerçekle kitaplardaki gerçeği ayırt edebilir ama yine de yaşamını biraz da olsa, en sevdiği kitaptakine benzetmeye çalışacaktır. Bunda senin suçun yok.
Bir biçimde, bunu deneyecektir. Ona yalan söyle. Sözdiziminden anlıyorsa, yalan söyleme ihtiyacını anlayacaktır. Sözcüklerin ardında başka şeyler var: niyet, değer, ayrıntılar, diyalog. Dünyanın sonu olmayacaktır.
Onu bırak. Çünkü okuyan bir kız çöküşlerin her zaman zirveyle biteceğini bilir. Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu bilir. Hikayenin devamını her zaman yazabilirsin. Tekrar tekrar başlayabilir ve hala kahraman olarak kalabilirsin. Bu hayatta bir iki kötü adama yer vardır.
Olmadığın her şey için neden korkasın ki? Okuyan kızlar bilirler ki tıpkı karakterler gibi insanlar da gelişebilirler. Twilight serisi istisnadır.
Eğer okuyan bir kız bulursan, yanından ayırma/ayrılma. Gecenin bir yarısında, kitabı göğsüne yaslamış ağlarken bulabilirsin onu, bu durumda ona çay yap ve sarıl. Onu birkaç saatliğine kaybedebilirsin ancak her zaman sana dönecektir. Kitaptaki karakterler gerçekmiş gibi konuşacaktır, çünkü bir anlık da olsa, gerçektirler.
Ona bir sıcak hava balonunda ya da bir rock konserinde evlenme teklif et. Ya da bir dahaki hastalığında gelişigüzel bir şekilde. Skype üzerinden teklif et.
O kadar sıkı gülümseyeceksin ki neden hala kalbinin infilak etmemiş ve göğsünün kan içinde kalmamış olduğunu merak edeceksin. Yaşam öykünüzü yazacaksınız, garip isimli ve garip beğenileri olan çocuklarınız olacak. Çocuklarınıza Şapkalı Kediyi ve Aslan’ı aynı gün izletebilir. Yaşlılığınızın kışında birlikte yürüyeceksiniz ve sen botlarındaki karı temizlerken, o mırıldanarak Keats okuyacak ezberinden.
Okuyan bir kızla çık çünkü bunu hak ediyorsun. Hayal edilebilen en renkli hayatı sana verebilecek bir kıza layıksın. Eğer ona sadece monotonluk, kayıp saatler ve yarım yamalak öneriler verebileceksen, yalnız kalman daha hayırlı. Eğer dünyayı ve onun ardındaki dünyaları istiyorsan, okuyan bir kızla çık.
Ya da iyisi mi, yazan bir kızla çık sen.

Rosemarie Urquico | Türkçeleştiren: Onur Çalı

3 Ağustos 2014 Pazar

Chuck Palahniuk, Tıkanma


"Her şey berbat bir hal almadığı sürece yoluna da girmeyecek."

Charles Bukowski

“Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,
Ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini,
Ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz,
İşte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.”

Otisabi - Uykusuz Dergisi


- Diyelim ki seviştik sonra noolucak ?
+ Bir daha sevişiriz..


2 Ağustos 2014 Cumartesi

‪‎Albert Camus‬

"Yaşama nedeni denilen şey aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir de."


1 Ağustos 2014 Cuma

American Psycho | Amerikan Sapığı

Bütün insan özelliklerine sahibim. Et, kan, ten, saç. Ancak belirlenmiş tek bir duyguya sahip değilim. Hırs ve iğrenme dışında. İçimde korkunç bir şeyler oluyor ama nedenini bilmiyorum. Geceleri ortaya çıkan kana susamışlığım gündüzlere taştı. Delirmenin eşiğine geldim. Sanırım beni aklı başında gösteren maskem düşmek üzere.


31 Temmuz 2014 Perşembe

Chuck Palahniuk | Gösteri Peygamberi




Bir arada olmaktan 

nefret ettikleri ama 

yalnız kalmaktan da 

korktukları için 

insanlar telefon 

denilen bir alet 

kullanıyorlarmış.










Albert Einstein

Oğullarınıza karşı cinse saygı duymayı öğretin.
Gece yarısı eve dönen kadının aranmadığını öğretin.
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin.
Dokunmaktan korkmamasını öğretin.
Sevmenin değerli olduğunu öğretin.
Sahip çıkmayla sahip olmanın farklı olduğunu öğretin.
Hiç kimseyi küçük görmemeyi 
öğretin.
En önemlisi bunları öncelikle kendi içinizdeki çocuğa öğretin.



30 Temmuz 2014 Çarşamba

Hakan Günday - Zargana







"Sadece bir saniye için hayatın da mesaisi olması gerektiğini düşündü Zargana. Yani yaşanacak zamanın tercih edilmesi gerektiğini. Gece ya da gündüz. İkisini birlikte yaşadığı için mutsuzdu insan. Kaldıramıyordu aynı hayatın içinde hem geceyi hem gündüzü. Onun için uyku vardı belki de. Ve onun için bu kadar mutsuzdu belki de uyuyamayan insanlar."










"Ama o sana dokunabilir.."


29 Temmuz 2014 Salı

imkansız diye bir şey yoktur..

sadece imkansız'a inanan aptallar vardır..


The Godfather II (1974)

"Şu hayatta kesin olan bir tek şey varsa, tarihten öğrenebileceğimiz tek bir şey, o da istediğimiz herkesi öldürebileceğimizdir."

Don Michael Corleone - The Godfather II (1974)

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Hakan Günday, Malafa

Hayal gerçeğe katlanmak için gereklidir..
Temel gıda, giyinme ve barınma gibi bedene yönelik harcamalar eti, hayaller ruhu doyurur..



Yazan : Cyntia Demise

Belirsizlik,reddedilmekten daha çok delirtir beni.
Soru işaretleri çoğaldıkça,bir girdaba giriyorum.
Bu yüzden içimde tutamam hislerimi.
Demem o ki,seni seviyorum.
Sonucun ne olacağını önemsemeden..

 

Müziksiz kalmayalım !

27 Temmuz 2014 Pazar

Çok iyi ya :D

"Tavşan bana yavaşsın dedi.
Yavaşça öldü....."

Başarılı..


Halil Cibran

Ölümden sonrasını görüp de paylaşabilen var mı ?


Yazan : Cyntia Demise

Karanlık odamda ,
Uzun uzun tavan'a bakmaktayım.
Gözlerim kapandı kapanacak.
Tavan ile duvar arasında bitişik bir saat .
Sesi çıldırtıyor adeta..
Kırıp atasım geliyor.
Zaman bize lazım.
O bana sesleniyor,
Ben ona sövüyorum .
Sabahtan kalmayım..
Çok içmekten ayılamadım.
Beynimdeki kelimeler,dilime vurmuyor.
Konuşmayı unutmuşum.
Duvarları kazıyorum tırnaklarımla.
İçinden dökülenler,tozları değil,
Benden kalanlar.
Dökülüyorum yerlere.
Süpürüyor acılar sevinçlerimi ..






Digital Art by Jarek Kubicki

Alıyoruz arşive :)


26 Temmuz 2014 Cumartesi

Aldous Huxley

Başka gezegenlerde de yaşam var mı diye merak ederiz, sanki bu gezegende yaşamayı becerebilmişiz gibi..

Saw


Ölümün nefesi hissedilince, yaşamak isteyenle yaşaması gereken tamamen farklı iki kavram haline gelir.


Kesinlikle kafa patlatan birinden..

Gerçekleri kabullenmek çok zor.
Büyüdüğümü kabul edemiyorum.
Kalbimde huysuz bir çocuğun çığlıkları var.
" Anne sevgi ! Anne sevgini ver bana ! " diye bağırıyor.
Babamın öldüğünü kabullenmedim.
Yıllar geçti
Sanki kapı çalacak ve elinde sarı saçlı bir bebekle içeri girecek.
Önce öpücüğünü alması lazım.
Bu sefer zarar vermeyeceğim.
Bunun için oyuncaklara ihtiyacım yok.
Benim oyuncaktan bir bedenim var.
Acı çeken bir oyuncak.
Tüm zararları kendim çekeceğim.
Yalnızca acının gerçekliğini kabul edebildim.
Gözyaşları gerçek ise gözden daha çok kalpten akar.
Kalpten ağlayan insan ruhunu ölüme boyar.

 Yazan : Cyntia Demise

Erik Ağacı


Onu ilk gördüğünde büyük bir erik ağacının gölgesinde oturmuş göğe bakıyordu küçük kız.Duyduğu sesten olacak ki,gözlerini gökten erik ağacının dallarına elindeki sopayla vuran haylaz çocuğa çevirdi.Çocuğun üzerine giydiği mavi kazak ela gözlerini daha da belirginleştirmişti.Bu üstü başı dağınık haylaz çocuğa karşı birden dişi bir kaplan kesiliverdi minik kız.Buraya yeni taşınmışlardı ve burada en sevdiği yer erik ağacı olmuştu.Şimdi ise bu haylaz çocuk gelmiş,bir iki erik yiyebilmek için erik ağacının dallarına zarar veriyordu.Aniden yerinden fırladı ve bu haylaz çocuğa haddini bildirmek için karşısında dikildi.Erik ağacının dalların vurmaması gerektiğini,onu üzerse asla erik yiyemeyeceğini söyledi.Mavi kazaklı haylaz çocuk kendisinden bir kaç yaş küçük,kumral saçları hafif rüzgarda dalgalanan ve bal rengi gözleri öfkeyle bakan bu kız karşısında ne yapacağını şaşırdı.Ona başka türlü yukarıdaki eriklere nasıl ulaşacağını sordu.Öfkeli küçük ona ağaca tırmanmayı öğretti ve erik ağacının bu iki küçük aşık için ayırdığı dalına oturdular.O günün kaderini değiştireceğinden habersizdi küçük kız.Daha sonraları yıllarca erik ağacından beraber erik topladılar.Seneler geçse de çocuk küçüklüğündeki gibi haylaz kaldı,kız ise uzun yıllar karşılıksız sevebilecek kadar cesur.Ve bir gün,kız çok uzaklara gitti,çocuksa zaten hep uzaktı kıza."Minik" kız,bunu o gün,uzun zaman karşılıksız sevdiği adamı,yıllar sonra başka bir kadınla gülerken gördüğünde bir kez daha anladı.Ve o an,yıllarca gözyaşlarıyla beslediği erik ağacını kökünden kesmeye karar verdi,tıpkı saçları gibi..

 Yazan : Çağla Nur Çavdar

Fight Club

Dinleyin sürüngenler; sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz. Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz. Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz...

Sence ?


Ne diyo ya bu ?


Sanki..


Üstün Dökmen


Hayallerinizdeki ağacı, siz izin vermeden kesmeye kimin gücü yeter?







Bir Rüya İçin Ağıt

Marion: Alo?
Harry: Marion.
Marion: Harry.
Harry: Marion seni o kadar çok düşündüm ki… Sen iyi misin?
Marion: Eve ne zaman dönüyorsun?
Harry: Yakında.
Marion: Ne zaman?
Harry: Yakında. Senin durumun nasıl?
Marion: Haryy, bugün gelebilir misin?
Harry: Evet… Gelirim bugün… Bugün gelirim. Sen beni bekle tamam mı? Marion?
Marion: Evet…
Harry: Çok üzgünüm Marion.
Marion: Biliyorum.

25 Temmuz 2014 Cuma

Cemal Süreya


Pagan Kennedy

Dışına çıkmak istediğiniz mekân,kendi bedeniniz..


Rave Rave